
Giriş
Yapılan iş ile çalışanın sağlık sorunları arasında kurulan ilişki pek çok hekim ve bilim adamı tarafından vurgulanmış olsa da kimi kaynaklara göre eski Mısır’a kadar uzanmaktadır.[1] Ancak, çalışan sağlığını hekimlik pratiğinin ayrılmaz bir parçası olarak uygulayan ve iş sağlığının babası olarak kabul edilen Bernardino Ramazzini ile birlikte “iş sağlığı” kavramının ortaya çıktığı söylenebilir.[2]
Ülkemizde iş sağlığı kavramı; çağdaşları olan uygulamalara paralel bir şekilde 19.yy ikinci yarısında, madencilik ve benzeri iş kollarında sağlık personeli istihdamı ile başlamıştır.[3] Başlangıçta “üretim ve işletme güvenliğini” merkezine alan kavram, çalışma hayatının değişimine paralel olarak “çalışan güvenliği” kaygısıyla, iş ile ilişkili hastalığı ve kazaları engellemek amacıyla yapılan çalışmalara dönüşmüş durumdadır.[4]
Ergonomi
İş ile ilişkilendirilen sağlık sorunları kimi zaman hastalıklar kimi zaman da kazalar şeklinde ortaya çıksa da temel nedenin en geniş tanımı ile “çalışma ortamının uygunsuzluğu” olduğu ifade edilebilir. Çalışma ortamının çalışana uygun hale getirilmesi için yapılacak tüm çalışmalar “ergonomi” başlığı altında değerlendirilmektedir. Yaygın olarak sadece çalışanın bulunduğu alanların kullanıcıya fiziksel olarak uygun tasarlanması olarak düşünülmesine rağmen, insan çevre ilişkisinde insan yetenekleri ve sınırlamalarını göz önünde bulunduran tüm çabalar bu bilim dalının ilgisine girmektedir. Bu açıdan bakıldığında, Kuzey Amerika’da ergonomi yerine “insan faktörleri” (human factors) teriminin tercih edilmesi daha iyi anlaşılmaktadır.[5]
Aydınlatmadan termal konfora, ortam havasından gürültü ve titreşime, çalışma yüzeylerinin uygun ölçülerde olmasından çalışma saatleri ve mola detaylarına, beslenmeden giyime kadar onlarca farklı ilgi alanını içermesi nedeniyle çalışma ortamının iyileştirilmesi çalışmaları, zaman zaman hafife alınsa da toplum sağlığı üzerinde oldukça önemli etkiye sahiptir. Çalışma ortamının; aydınlatma, ısı, nem, titreşim, gürültü başta olmak üzere çeşitli faktörler açısından uygunluğunun değerlendirilmesi ve iyileştirilmesi ile pek çok kronik sağlık sorunun azaltılabileceğine işaret eden çalışmalar ergonominin önemini göstermesi açısından özellikle dikkat çekicidir.[6]
Yeni çalışma hayatında iş sağlığı
İş sağlığında temel amaç “riskleri” tespit edip mümkünse kaynağında bertaraf etmek, değilse koruyucu önlemleri planlamak olarak şekillenmektedir. Riskler; fiziksel, kimyasal, biyolojik veya psikolojik olabilir. İş sağlığı çalışma alanlarının bir kısmı tedavi edici sağlık işlemleri iken kalan kısmı önleyici sağlık uygulamaları şeklinde tanımlanabilir.
Modern çalışma hayatında çalışan sağlığını korumak daha önemli hale gelmiş ve çalışan sağlığını korumak için işyerinde ortaya çıkabilecek tüm sağlık sorunlarını engelleme çabası bir iş sağlığı ilgi alanı olmuştur. Kronik hastalıkların ortaya çıkmasında ve engellenmesinde güçlü etkileri nedeni ile stres, beslenme ve ergonomi her geçen gün önemini arttırmaktadır.
Salgınla birlikte önemi artan “uzaktan/evden çalışma” yeni bir kavram gibi görünse de aslında “4857 sayılı İş Kanunu Madde:14” ile esasları belirlenmiş bir çalışma yöntemidir. İş Kanunu ile belirlenen özel hükümlerin yanında diğer çalışma yöntemlerinde olduğu gibi işverenin; “ 6331 sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanun” ile belirlenmiş “çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlama” sorumluluğu uzaktan çalışma tercihinde de geçerliliğini korumaktadır.
Uzaktan çalışmada çalışma ortamının belirsizliği ve değişkenliği daha önce tanımlanamayan ve sık karşılaşmadığımız iş sağlığı riskleri ve sorumluluklarını tartışmaya açmıştır. Uzaktan çalışma sırasında ortaya çıkan, “çalışılan yerin hangi durumlarda işyeri olarak değerlendirileceği” tartışması; İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda iş kazasının “işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen … olay” 8 olarak tanımlanması nedeni ile “işin yürütümü nedeniyle” kavramı göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir.
Bu bakış açısı ile evden/uzaktan çalışmada iş sağlığı riskleri aşağıdaki başlıklarda ele alınabilir
İş kazaları
Tüm ev kazalarının iş kazası olarak kabul edilmesi mümkün gözükmediği için; ev kazalarında iş ilişkisi önemlidir. Bu nedenle “evin hangi kısmında işin yürütüleceği, çalışma ve istirahat saatleri, acil durumlarda hareket tarzları, çalışırken kullanılacak araçlar ve bunların kim tarafından temin edileceği vb.” konular öne çıkmaktadır.
Ergonomi riskleri
Çalışma ortamının sınırlarının ve işin yürütüm şartlarının net bir şekilde belirlendiği “eski” çalışma hayatına ergonomik açıdan yeni problem sahaları eklenmiş gibi görünmektedir. Bunların bir kısmı evden çalışma veya uzaktan eğitim benzeri değişiklikler nedeniyle ortaya çıkan sorunlar, bir kısmı da Covid-19 hastalığının kısa ve uzun dönem etkileri olarak kendisini göstermektedir.[7]
Evden çalışmada artmış risklerin nedenlerinin başında evin her yönüyle dinlenme alanı olarak düşünülerek tasarlanmış olması yatmaktadır. Bu nedenle en etkili hareket tarzı evde bir çalışma alanı oluşturmak olacaktır. Evden çalışma kararının verilmesini takip eden süreçte evde kurulacak çalışma ortamının sorumluğunun ve sağlık risklerinin azaltılması için alınması gereken önlemlerin karşılıklı belirlenmesi faydalı olacaktır.
Çalışma ortamının tüm riskler açısından iyileştirilmesi istendiğinde özellikle evden çalışmada yapılması gereken pek çok şey olsa da gözden geçirmeye evde de işte de aynı temelden başlandığı unutulmamalıdır.
Evden çalışma sırasında ergonomik açısından değerlendirilmesi önerilen malzemelerin başında; çalışma masası, koltuk, bilgisayar ve yardımcı malzemeler gelmektedir. Çalışma ortamının ergonomik yeterliliği ve iyileştirilmesinde uygulanması ve değerlendirilmesi kolay yöntemler kullanılarak çalışana rehberlik etmek önemlidir. Rapid Office Strain Assessment (ROSA) testi evde ve işyerinde hızlı ofis ergonomisi değerlendirmesi için kullanılabilecek, kolay ve etkili bir yöntem olarak önerilebilir.[8]
Ergonomik riskler açısından ilk akla gelen konular ofis mobilyaları olsa da; çalışma ve mola saatlerinin belirsizliği, aydınlatma konforunun eksikliği, beslenme ve fiziksel aktivite uygunsuzlukları dikkat çeken risk alanları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Beslenmenin, hem fiziksel hem de duygusal iyilik haline katkıda bulunduğu, fiziksel ve zihinsel sağlığın bir bütün olduğu bilinmektedir. Dayanıklılığı arttırıcı etkisi, stres nedeni ve çözümü olma gücü açıdan; beslenme, sağlığı koruma ve sağlıklı yaşam önerileri yeni çalışma hayatında iş sağlığı çalışma alanları içerisinde önleyici çabaların bir parçası olarak düşünülmelidir. Evden çalışma sırasında artan obezite ve yanlış beslenme sonuçlarının arttığına işaret eden çalışmalar bu açıdan ilgi çekicidir.[9]
Ruh sağlığı riskleri:
Covid-19 salgını, çalışma hayatında; tükenmişlik, kaygı, uyku bozukluğu gibi ruh sağlığı ile ilgili sorunları ve bununla bağlantılı olarak çalışan refahının desteklenmesindeki önemi arttırmıştır. İkincil stres faktörlerinin ortadan kaldırılmasının olumlu etkileri göz önünde bulundurularak, çalışma hayatında ortaya çıkan politika değişikliklerinin (izin, ücret, performans kriteri, destek ihtiyacı olan yakın varlığı vb.) yüksek çalışan katılımı ile belirlenmesinin önemi artmıştır.
Çalışanlara kişisel özelliklerine uygun iş planlanmasının yanı sıra üstlendikleri sorumluluğu yönetmelerini kolaylaştıracak eğitim ve gelişim imkânı sağlanması stresi yönetmelerine yardımcı olacaktır. Her ne kadar çalışandan iş ile kişisel sorumlulukları iyi sınırlarla ayırması beklense de biyopsikososyal bir varlık olarak insanın bu ayrımı bir diğerini etkilemeyecek şekilde yapması her zaman mümkün olmamaktadır. Bu nedenle çalışanların işyeri kaynaklı olmayan sorumluluklarını etkili bir şekilde yönetmelerini sağlayacak desteğin de işyeri tarafından sağlanmasının faydalı olacağı düşünülebilir.
Sonuç
Çalışan sağlığına olan doğrudan etkisi nedeniyle çalışma ortamının yapılacak iyileştirmeler bir halk sağlığı kazanımıdır. Çok sayıda çalışanın bulunduğu işyerlerinde yapılan iyileştirmeler pek çok insanın sağlıklı çalışma ortamı ve sağlıklı çevreye ulaşması ile sonuçlanmıştır. Benzer bir iyileştirmenin yeni çalışma hayatında çalışan yaşam alanlarında da yapılmasına ihtiyaç olabilir. İyileştirmeye iş yerlerinden başlanılması başarılı sonuçlar verse de, konutlarda düşük iç ortam kalitesinin düşük sosyoekonomik seviye birlikteliği nedeniyle çözümü düşünülenden daha zor bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yeni çalışma hayatının “hibrit çalışma” ortamı etrafında şekilleneceği düşünüldüğünde, iş sağlığı bakış açısının da yeni çalışma şartlarına uygun planlanmasının önemi daha iyi anlaşılacaktır. Yeni çalışma hayatının önemli adımı, çalışan ve işveren sorumluluğunun net belirlenmesi olarak ortaya çıkmaktadır.
Salgının yarattığı riskleri ihmal etmeden, bulaş konusundaki yasal sorumluluklar değişse bile kurumsal ve kişisel hassasiyetler gözetilerek, sürecin ortaya çıkardığı stresi yönetmek için tarafların işbirliği içerisinde hareket etmesinin önemi gün geçtikçe artmaktadır. Çalışmalar yeni çalışma hayatında karar alma sürecinde tolerans ve yüksek çalışan katılımına işaret etmektedir.
Bu dönemde çalışan dayanıklılığını arttırmaya yönelik her çaba fazlası ile kıymetli olacak gibi görünmektedir.
***
[1] History of occupational medicine: relevance of Imhotep and the Edwin Smith papyrus; P W Brandt-Rauf, S I Brandt-Rauf; http://dx.doi.org/10.1136/oem.44.1.68
[2] Bernardino Ramazzini: The Father of Occupational Medicine; Giuliano FrancoMD, Francesca FrancoMD; https://dx.doi.org/10.2105%2FAJPH.91.9.1382
[3] Dünyada Ve Türkiye’de İş Sağlığı Ve İş Güvenliğinin Tarihsel Gelişimi; Özal Çiçek, Mehmet Öçal
[4] İş Güvenliği ve Sağlığı Yönetim Sistemi; Güngör SERİN, M. Turan ÇUHADAR
[5] https://www.hfes.org/About-HFES/What-is-Human-Factors-and-Ergonomics
[6] https://www.cdc.gov/niosh/topics/indoorenv/default.html
[7] https://covid19.ergonomics.org.uk/
[8] https://www.ohcow.on.ca/injury-prevention/workplace_ergonomics/ergotools/rosa/
[9] The Impact of COVID-19 Stay-At-Home Orders on Health Behaviors in Adults; Emily W Flanagan, Robbie A Beyl; https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33043562/